18 Haziran 2010 Cuma

Mozart , Cuma , Huzur , Güneş ve Yaşasın Haftasonu

Bu hafta Mozart dinleyerek geçti, haftaya kattığı anlam hiçbir şeye değişilmezdi.. Sabah Mozart dinleyerek uyanmak, kulağımda melodisiyle günü & hayatı anlamlandırmak..

Dinlerken gözümü kapattığım anda olmak istediğim yer Oyuncak Ev ' in güzel sahibesi ile, kocaman verandaya açılan bir kütüphanede, cam kenarında kahve içip kitap okumak, beğendiğimiz bölümleri yorumlamaktı.. Hava kapalı, belki biraz yağmurlu, belki biraz soğuk..Havaya inat; insanın içini ısıtan bir gülümseme ve sıcacık bir dostluk.. Keyifli bir sohbet.. Nasıl geçti anlaşılmayan zamanlar..  Keşkelerde kalmaması gereken, hayatı renklendiren..

Hafta ortası süprizi ise vazgeçilmezlerimle sinema keyfi.. Açık havada Sex and the City , kız kıza , bol kahkaha ile taçlanmış, gökyüzü bir başka mavi, havuz kenarında mumlar yıldız misali, dostların neden vazgeçilmez olduklarını bir kez daha hatırlatan cinsten.. Işıl ışıl, narin, özel ve anlam yüklü..

Sonunda çok özlenen, hep beklenen keyifli Cuma ya kavuşulduğunda ise; sabahın güneşle selamlanması, biraz deniz kokusu, hafif bir esinti, derin bir nefes.. Ruhun aydınlanması..

Bu aralar şükredecek, iyi ki varlar dediğim ne çok güzel an var, yazdıklarım sadece en özel ve en çok hatırlanması gerekenler.. Hepsi ayrı renkler, hepsi cıvıl cıvıl..

Haftam inişli çıkışlı, çok sesli, güzel bir senfoni, elimde bir yan flüt, gözlerim kapalı, müziğe ayak uyduruyorum.. Birazdan perde kapanacak, biraz mola, pazartesine dek... Sonra kaldığı yerden devam..

Şimdi yapmak istediğim tek şey ise , molanın keyfini çıkartmak, çok okumak, çok dinlenmek ve dinlemek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yine...

Yine yazamayalı cok olmus, kelimelerimi icimde saklamaya başladıgımdan beri, blog bombos... Hayat devam ediyor. Bunca zamandan sonra; öz...